Merhaba,
Kurban Bayramı öncesi BDDK’nın düzenlemelerinin ardından bankalar kredi musluklarını birden kapatmıştı. Sonra Merkez Bankası’nın düzenlemeleri geldi. Ticari kredi faizlerine bir anlamda üst sınır konuldu. Konuldu fakat iş fiiliyatta pek öyle olmamış görünüyor. “Nasıl şu demek oluyor ki” dediğinizi duyar gibiyim. İhracata da çalışan sanayicilerin aktardığına nazaran, bankalar kredi musluklarını gevşetmiş. Kredi alınabiliyor fakat Merkez Bankası’nın belirlediği üst sınırları aşmak kaydıyla. Bankalar faizi düşük tutsalar da öyle tutarlarda komisyonlar ve tahsis tutarı çıkarıyorlar ki kredi faizi yüzde 30’ları aşıyor. Sanayiciler, paranın kral olduğu, her insanın ilave finansman ardında koştuğu bu şekilde bir dönemde, bankaları kızdırmamak için yüksek sesle bu problemi dile getiremiyorlar.
TABELA BAŞKA EYLEM BAŞKA
Merkez’in adımları sonrası, menkul değer tutma zorunluluğu vasıtasıyla, üst ürem sınırı çekilen kredi pazarına yönelik BloombergHT’de gösterilen haberde ise şu bilgiler dikkatimi çekti: “BDDK ve TCMB verilerinden meydana getirilen hesaplamalara göre ticari kredi büyüme hızı 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış olarak yüzde 19.5 gelişme kaydetti. Mayıs ayında kredi büyüme hızı yüzde 56.1 seviyelerine kadar yükselmişti. Benzer meyil ticari kredi faizlerinde de görüldü. Buna göre ortalama ticari kredi faizleri yüzde 22 seviyesine kadar geriledi.” Kararlar öncesi ticari kredi faiz oranları yüzde 30-31 seviyesindeydi. Sanayicilerin aktardığına gore tabelada yayınlanan ürem başka, faizin üstüne eklenen komisyon ve tahsis ücretleri ile filliyattaki faiz başka. Tıpkı zamlar yüzünden etiket değiştirmeye yetişemeyen zincir market ürünleri gibi. Rafta başka kasada başka fiyat vatandaşın karşısına çıkıyor. Bu da adamın aklına şu soruyu getiriyor: Ticari kredi pazarında karaborsa mı oluştu?
‘TİCARET BAKANI HAKLI’
Bir başka büyüme Ticaret Bakanlığı’nın ihracatçı birliklerine sağlamış olduğu imkanlarla ilgili. Malum her ihracatçı şirketin yapmış olduğu her parti ihracatın gelirinden bir miktar pay kesiliyor. Bu pay birliklere, Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne (TİM) ve Ticaret Bakanlığı’na gidiyor. Son dönemde Bakanlığın, birliklerin düzenlediği etkinliklere yeterli ödemek çıkarmadığına ilişkin eleştiriler kulağımıza geliyordu. TİM bünyesindeki kaynaklarımıza konuyu sorduk. Aldığımız yanıt şöyleki oldu: “Bakanlık haklı. Boş çalıştaylar yapılıyor. Bakıyorsunuz yüzlerce kişilik çalıştay organize edilmiş. O çalıştaydan iş çıkmaz. 80-100 benlik en fazlaca olur. Bir çalıştay yapıldığı vakit oradan sektörün ihtiyacı olan çıktıların, raporların gelmesi lazım. Bunlar olmayınca Bakanlık haklı olarak, ‘boş çalıştaylar yapmayın.’ diyor.” Bakanlığın bu tavrı aklıma Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Kurucu Başkanı Burak Önder’in bir sözünü aklıma getirdi: “Seçim emek vermesi için beş yıldızlı lüks otellerde hiçbir faydası olmayan sözüm ona çalıştaylar yapılıyor.” Hatta Önder o devre bu verimsiz, gövde gösterisine dönen etkinlikleri toplumsal medyasında kaleme aldığı bir yazıyla da açıktan eleştirmişti.
SİPARİŞ VERECEKLER AMA, YA ENERJİMİZ KESİLİRSE!
Avrupa’daki durgunluk sinyallerine karşın Türk sanayiciler siparişlerde bir sorun olmadığını belirtiyorlar. Son aylarda İSO İhracat İklim Endeksi 50 eşik değerin altında kalmış olarak pazarlarda kötüleşmeye işaret etti. Fakat ihracat artışımız sürüyor. Bunun yanında sanayicilerin aktardığına bakılırsa Avrupalı müşteriler kış ayları için sipariş verirken “Enerji sıkıntısı olmaz, teslim edebilirsiniz değil mi?” diye sormaya başlamışlar. Bu yüzden sanayicilerde bir kış tedirginliği hakim. Malum geçen yıl İran hattında yaşanmış olan aksaklık yüzünden OSB’lerde şalter inmişti. Bu bakımdan bilhassa ihracata çalışan sanayiciler hükümetten kış aylarında bir enerji kısıntısı olmayacağına dair güvence istiyor. Bunun yanında sanayiciler, zamların yüzde 50 gibi yüksek oranlarla yapılmasının da maliyet yönetimi ve fiyatlandırma anlamında kendilerini zora soktuğunu belirtiyorlar. Nedir? Sanayici siparişi haziranda aldı, o günkü maliyetlerden fiyat verdi. Ama üç ay sonra yolun ortasında enerjiye yüzde 50 zam geldi. Bu yüzden sanayiciler zamların bekletilerek toptan değil her ay kademeli bir biçimde yapılmasının müsait olduğu görüşünde. Yani enerjide dışa bağımlı olduğumuz için enerji krizinin yaşandığı bu zamanda zam kaçınılmaz fakat bunun da öngörülebilir bir patikaya oturtulması, üreticinin sürpriz oranda zamlarla karşılaşmaması lazım.
GÖZLER RUSYA’DA AMA YA ORTA ASYA!
Rusya’ya yönelik Batı yaptırımları bu ülkenin Avrupa mallarına erişimini önledi. Bütün gözler o anlamda Rusya pazarında. Fakat işin bir başka boyutu daha var. Geçen günlerde sohbet ettiğimiz bir ihracatçı birlik başkanı özetle şunları söylemiş oldu: Rusya’nın beslediği büyük bir coğrafya var. Buna Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve hatta Azerbaycan da dahil. Bu ülkelerin Rusya ile özgür tecim anlaşmaları var. Avrupa malı Rusya’ya satıyordu. Ürünler buradan diğer ülkelere de dağılıyordu. Şimdi o tedarik ortadan kalktı. Rusya üstünden gelen ürünlerden ciddi açıklar oluştu bu ülkelerde. Biz şimdi buna da odaklanmalıyız. Rusya üzerinden vergisiz gidiyordu ama bizim üzerimizden giderse yüzde kaç vergi ile gidecek? Bu ihtiyaçtan kaynaklı bir vergi indirimi yapılabilir mi? Bunları araştırmalıyız.
Yazar: M. Recep Erçin, yazarın izniyle Aydınlık’tan yeniden gösterildi
ANALİZ: Tüketici kredileri yüzde 74 arttı, vatandaşın kredi kartı borcu 323 milyar TL’ye ulaştı
Kredilerdeki durma ve satın alma gücü konut satışlarını etkiliyor!
İş dünyası kredi bulamıyor: Bankacılar niçin kredi vermediklerini Reuters’a anlattı
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂