Merhaba,
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Erzurum’da partisinin il teşkilatıyla ve sivil topluluk kuruluşlarıyla buluştu. Babacan burada yaptığı konuşmada şunları söylemiş oldu;
“Şu anda ülkenin temerrüt riski, aktüel tabirle batkı riski tam 900 baz puana çıkmış durumda. Takip edenler artık CDS rakamını öğrendiler. Çocuklardan bile ‘CDS yine yükselmiş’ diye duymaya başladım. Bu çok yüksek bir rakam. Ben uyardım, tarihe not düştüm. Acil tedbirler mevzusunda önerilerde bulundum.”
‘Her fırsatta uyarıyorum, şakası yok’
“Temerrüt nasıl bir şey? Cumhuriyet tarihinde hiç yaşamadık. Temerrüt ülkenin tamamen perişan olması demek. Parayla bile benzin, mazot bulamamak demek. 100 lira vereyim diyorsunuz fakat yok. Günde 6 saat, 8 saat, 10 saat elektriklerin kesilmesi demek. Esnafın kapısına kilit vurması, pazarda tezgâha sebze meyve gelememesi demek. Emekli için torunuyla gezmenin tamamen hayal olması demek. Her fırsatta uyarıyorum. Şakası yok. İşini bilen dürüst, yeterli kadroların acilen Merkez Bankası ve TÜİK’in başına getirilmesi gerekiyor.”
‘Sağlam bir ekonomi, sağlam bir hukuk ve demokrasi zemininde kaynaklanır’
“Türkiye işsizlikten kırılıyor. Gençler mezun oluyor, iş bulamıyor. Ev genci diye anılmaya başladılar. Sabahları yatakta geceleri ayaktalar. Anne babalarıyla oldukça muhatap olmak istemiyorlar. İş bulamamanın kendi suçları olduğuyla alakalı bir ima ve baskı var. Bu gidişatın durması oldukça kolay. Önce sağlam bir demokrasi lazım. Sağlam ekonomi ancak sağlam bir hukuk, adalet ve demokrasi zemininde doğar.”
‘Yoksuldan zengine doğru büyük bir servet transferi yaşanıyor’
“Bu devlet faize ödediği parayı nereden buluyor? Hepinizden topladığı vergilerden. 84 milyon tüketirken vergileri topluyor, bir avuç insana 400 milyar TL ürem ödüyor. Şu anda yoksuldan zengine doğru büyük bir servet transferi yaşanıyor. Mutlu bir azınlık parasını bankaya yatırdıysa ürem geliri, kur farkı… Bunlar oldukça sevinçli. Hiçbir iş yapmıyor, üretmiyor. Sadece paraları bankada duruyor. Devlet de onlara 400 milyar lira ürem ödüyor.”
‘Türkiye’yi bölgenin en kuvvetli ekonomisi yapacağız’
“Türkiye aslen çok varlıklı bir ülke ama kötü yönetiliyor. Zenginliğimiz bazı siyasal ilişki ağlarına, dar bir çıkar çevresine peşkeş çekiliyor. Adaletsiz ihaleleri, bir çırpıda yaralanan voleleri, üç-beş yerden alınan maaşları içimize sindirmiyoruz. Kabul etmeyeceğiz. Bizim dönemimizde ülke topyekûn zenginleşecek. Bu zenginlikten topluluğun her kesimi istifade edecek. Türkiye’yi DEVA Partisi’yle bu bölgenin en güçlü ülkesi, en kuvvetli ekonomisi yapacağız.”
‘Baktım, masa örtüsünün altında HDP yok’
Babacan, HDP’ye ve geçiş sürecine ilişik gelen sorular üstüne şunları söyledi:
“HDP’yle diyalogumuz var. Başka partilerin de diyalogu olabilir. Diyalog ayrı, iş donanması ayrı mevzu. Altılı masada HDP yok. Hükûmete yakın basına bakacak olursak, ‘Masa örtüsünün altını kaldırın, altında’ falan filan. Ben açıyorum bakıyorum, yok. Hiçbir toplantıya katılmadılar. Dolabın içinde falan da yoklar.”
‘Bu kavga, bu çatışma artık bitmeli’
“Bugünkü Anayasaya, yasalara göre kurulmuş bir siyasal parti ve belli bir kimliğin, iddianın temsilcisi olan partinin demokratik sistemimizde yok görünmemesi lazım. Eğer yarınlar konusunda uzlaşma diyorsak, mutabakat arayışı diyorsak, ortak bir hedef oluşturma niyeti var ise biz bunu hep beraberce oturup konuşuruz. Çünkü bu kavga, bu çatışma artık bitmeli bu ülkede.”
‘Aynı Millî Mücadele ruhuyla demokrasi dememiz gerekiyor’
“İlk Meclis’teki ortamı bir düşünün. Eğer o birlik ve beraberlik Meclis’te kurulamasaydı Millî Mücadele başarıya ulaşmış olmazdı. Şu anda Türkiye’nin içine düşmüş olduğu çok derin bir çukur var. Buradan Türkiye’yi kaldırmak için aynı Millî savaşım ruhuyla, birlik ve beraberlik içinde demokrasi dememiz, hukuk ve hakkaniyet arayışına girmemiz gerekiyor.”
‘Geçiş sürecini çok uzatmayalım’
“Geçiş sürecinde ülkenin parlamenter sistemin ruhuna uygun yönetilmesi icap ettiğini, bu sürenin mümkün olduğunca kısa olması gerektiğini düşünüyoruz. Bazıları ‘Cumhurbaşkanının yetkileri oldukca önemli, şöyle birkaç sene kullanılmalı’ diyor. Ben de onlara diyorum ki: Bir dakika! Eğer o yetkiler çok önemliyse niye parlamenter sisteme geçiyoruz? Eğer bir şahıs aklına estiği şeklinde ülkeyi yönetecekse, bu da iyi bir şeyse devam etsin. Yok, parlamenter sistem iyiyse, özünde istişare varsa, bir an ilkin buna geçelim. Geçiş dönemini çok uzatmayalım. Bizim görüşümüz bu yönde fakat diğer partilerle de görüşülmesi lazım bundan dolayı geçiş periyodunun tasarımı mutabakat gerektiren bir husus olacak.”
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂