Merhaba,
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin yeni iktisat modelini anlattığı bolca ‘doks’lu konferans sosyal medyadan geleneksel medyaya, siyasetten mizaha kadar herkesin gündemine oturdu.
İşin bir tarafı ise asla konuşulmadı. Temelde söylenmeye çalışılan geleneksel yöntemlerin dışına çıkıp, farklı bir görüş sergilendiğiydi. Yani o kimsenin anlamadığı konuşmanın özeti buydu.
Konuşulmayan yan ise farklı görüşün ne olduğuydu. Farklı bir inanış sergiliyor olabilir miyiz? Olabiliriz… Peki o farklı inanış ne? Yani daha düz sormak gerekirse, Türkiye ekonomide neye inanıyor?
Göstergelere… Yapılan uygulamalar göstergeleri düzeltmediğinde, göstergeleri manipüle ederek arzu ettiğiniz noktaya yaklaştırmak bir ekonomik model değil, bir hülle uygulamasıdır.
Üretime inanıyor olabilir miyiz? Mesela bu mevzuyla ilgili iyi mi bir emek verme yaptık. Sıkıştığımız noktada inşaat meydana getirmeye çalışıp, diğer sektörlerin ihtiyaçlarını görmezden gelmek bir üretim inanışı mıdır?
Herhangi bir veri bütünü oluşturmadan, gelecek projeksiyonu çizmeden teşvik dağıtmak, kredi mekanizmasını harekete geçirmek, yarına ait ekonomiyi finanse etmek midir?
Ciro ile kar arasındaki farkı gözetmeksizin, üretenin, ihracat yapanın döviz gelirini TL’ye çevirip kur riski dibine girmesini sağlamak bir inanış mıdır? Bu zorlanmanın süreç arasında istihdamı azaltacağını görmemek bir öngörü müdür?
Tarım politikalarını verdikleri teşvik, erteledikleri krediden ibaret görüp, girdi maliyetlerine yok muamelesi yapmak, çiftçiye sahiplenmek mıdır? Gençleri anlamaya çalışmak gerektiğini söyleyip, her fırsatta çapulcu şeklinde tanımlamalarla aşağılamak gençlik politikası mıdır?
Mesela işsizden sağlık sigortası primi almak hangi aklın ürünüdür? Teşvikleri çalışırken insanların işsizlik günleri için biriktirdiği fondan verip, sonra da destek söz etmek, verdiği parayı da yok saymak neyin inancıdır?
Veresiye defterinden çıkarıp, kredi kartına boğulan insanların işin içerisinden çıkamadığını görmek ve karşılığında da porsiyon küçültülmesini tavsiye edip, büyük bir israf ekonomisi icra etmek mıdır değişik olan?
Sorunlarını dile getirenlere ‘gidersen git’ demek, hangi ekonomik farklılaşmanın ürünüdür mesela?
Yine örneğin şartlar değişse ve Türkiye’ye 2 binli yıllardaki gibi para aksa, bugün değişik görüşle üretimi desteklediklerini söyleyenler, hangi de farklı olmayı seçecekler mi; yoksa birden Ortodoks politikalara mı dönecekler?
Şuna adım benzer biçimde inanırım ki, bugün ekonomi politikası dile anlatıların günü kurtarmaktan ve sorunları makyajlamaya çalışmaktan başka bir amacı yok. Yani ortada bir inanış yok. Sadece çaresizlikten savrulan bir yaklaşım var. Mesele de, sorun da budur.
Not: Sevgili arkadaşlar canlı yayınlarla yer alacağım bir doruk sebebiyle bu hafta sizlerle başka yazılarda birlikte olamayacağız. 10 Ekim Pazartesi günü yani makalemizde buluşana kadar esen kalınca.
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂