Merhaba,
Kış aylarının gelmesiyle beraber iktisat yönetimi ‘sıkın dişinizi’ oynamaya başladı. Son dönemde arka arkaya yapılan açıklamalara bakın. EYT meselesi ha çözüldü; ha çözülecek. Yılbaşından sonrasında enflasyonda düşüş göreceğiz. Yeni yılla beraber gelirler mühim oranda artacak.
Hepsini alt alta koyduğunuzda bir kaç ay daha kazanmak adına sergilenen ama hiç çözümle ilgisi olmayan bir yaklaşım görüyoruz. Muhtemelen de yeni bütçe yılının gelmesiyle birlikte muslukları açıp, seçim sonrası tufan oynamaya hazırlanacağız.
Şu ana kadar iki bütçe icra eden ve onu tüketen, Ankara kulislerine gore TBMM’nin açılmasıyla birlikte üçüncü bir bütçeyi ek bütçe ismi altında gündeme getirmeye hazırlanan iktidar, niçin kışla birlikte bu söylemlerin dozunu arttırdı?
Çünkü kendisini bir an önce yeni yıla atıp, yarı yılda tükenecek bir geniş çaplı bütçeyle seçimlere girmenin hesabını yapıyor. Ama önümüzde daha sıkıntılı üç ay var. Okulların açılmasıyla birlikte aslına bakarsan aile bütçeleri ilk darbeyi aldı.
Şimdi bununla beraber gelecek doğalgaz faturaları da muhtemelen ciddi tepkilere niçin olacak. Elektrik fiyatlarının da üç ayda bir güncellendiğini biliyoruz. Yüksek olasılıkla ekim itibariyle yeni elektrik zamları da hayatımıza girecek.
Zaten alım gücü düşmüş, gıdasını dahi temin etmekte zorlanan, borcunu döndüremeyen vatandaşa, ‘hele şu yeni yılı bir bulalım’ teması üzerinden ‘dayan’ mesajı veriliyor.
Hatta sorun o kadar abartı noktaya gitti ki, tutum ile kısıntıyı karıştıran yaklaşım yeniden hortladı. Hatırlar mısınız 2 binli yılların ortasında Ankara’da su sıkıntısı yaşanmıştı. Olabilir mi? Olabilir.
Olmayacak şey, o devre Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ‘leğende yıkanın’ temasını da içeren, bir takım akıl almaz önerisiydi. Önce kızgınlığa niçin oldu; sonra da mizaha mevzu. Fakat mantık zorlayan ve birazcık da ‘deva bulamıyorum, bari siz yönetim edin’ mesajı veren bu yaklaşım şimdi tekrar hayatımıza girdi.
Bir vakit önce kışın kombileri kısmayı öneren Enerji Bakanı Fatih Dönmez entresan tavsiyeler serisine devam etti. Verimlilik ismi altında kısıntı önerdiğinin bilincinde mı bilinmez. Ama birtakım önerileri sıralayalım:
“Kısa mesafelerde yürüyün yahut bisiklete binin. Saçınızı kurutma makinesi ile değil, havlu ile kurutun. Banyoya kum saati koyun, 4 dakikadan fazla duş yapmayın. Kışın fırını kullandıktan sonra kapağını açıp, ortamı ısıtın. Düşük katlar için asansöre binmeyin, merdivenden çıkın.”
2023 yılında bulduğumuz doğalgaz ile hanelere parasız enerji vereceğini söyleyenlerin, yeni senenin arifesinde bunları önermesine mi yanalım; deva bulunamayan sorunları kabul etmek yerine akıl zorlayan taleplere mi?
Bazı yandaş kalemlerin o dönemde ‘açın pencereleri, kombileri de sonuna kadar basın’ diyerek coştuğu günlerden bugünlere iyi mi geldik? Ayrıca bu önerinin de israf bulunduğunu anlamayacak kadar kısıtlı malumat ve vicdan ölçüsünü de takdirlerinize bırakıyorum.
Peki düşük motor hacimli araç önerip, tüm makam araçlarının yüksek motor gücüne sahip olmasındaki çelişkiyi ne yapacağız? Daha doğrusu leğen meselesine yeniden geri mi döneceğiz?
Seviye, gündem ve çözüm bu mu kısaca? O vakit bizi imrenen dünyanın pazartesi gece yarısı ne yaptığını hatırlatayım. NASA’nın Dart uzay aracı, bir asteroide planlı bir şekilde isabetli çarpış gerçekleştirmiş oldu. Çoğunuz uykudaydınız bir ihtimal fakat onlar bu sayede muhtemel bir tehlikede, göktaşlarının yörüngesini değiştirebilmeyi deniyorlar.
Peki kıskandıkları bizim gündemimiz ne? “Çamaşır ve bulaşık makinesinde ön yıkama yapmayın.” İnsanın dili tutuluyor. Neyse ki Namık Kemal bu durumu veciz bir lafla açıklamış: “Zihin yoksul olunca, akıl ukala olurmuş.”
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂