Merhaba,
Geçim sıkıntısı… Herkesin şu anda ortak derdi. Bir tarafta sihirli kelimeler eşliğinde söylenenler, ortaya konulmuş olan rakamlar, öte tarafta ekmek alırken iki kez düşünen, hatta dünden bayat ekmek alan insanoğlu.
Ortada fazlaca büyük bir çelişki bulunduğunu anlatmaya gerek yok. Zaten herkes bunu tüm sertliğiyle yaşıyor. Ağırlaşan ömür maliyetleri karşısında yeterince artmayan gelirler; artık kiraları bile ödenemez hale soktu.
Ne var ki tüm bunların gölgesinde insan odaklı enflasyon ya da iktisat söylemi geliştirilebiliyor. Peki bu kimsenin inanmadığı rakamlara nazaran ne durumdayız; bunun sağlamasını tecrübe edelim.
Sefalet Endeksi’nin duymuşsunuzdur. Her sene açıklanır ve kriteri de enflasyon, işsizlik oranı, ürem ve gelişme sayılarından kaynaklanır. Büyümeden, ilk üçünün toplamını çıkarırsınız.
Büyümenin fiyat artışlarına ve kredi ile harcamalara bağlı olduğunu zaten biliyoruz. Ama ya diğer üçü? Hiç birinin doğruluğu mevzusunda bir fikir birliği yok. Enflasyonunda yüzde 83,5, faizin yüzde 10,5, 10 yıllıkların yüzde 16,9 ve işsizliğin de 10,3 olduğuna kim inanıyor?
Ama kötü bir haberim var. Bu kimsenin ikna olmadığı rakamlara nazaran bile dünya sefalet endeksinde aleni ara birinciyiz. Arjantin’i ve Güney Afrika’yı dahi arkada bırakan bir performansla aynı zamanda.
Savaş halindeki Rusya bile 17,5 puandayken, Türkiye’nin birincilik kürsüsünde yer almasını elde eden puanı ne yazık ki 93,3. Bu da arkamızdaki Arjantin’in 3,5 puan önünde yer almamızla elde edildi.
Sürekli bir noktaya dikkat çekmeye çalışıyorum. Rakamlar ekonomisinin hiç kimseye faydası olmadığı gibi, yaşanan sorunları da açılan rakamlar ortadan kaldırmaya yetmiyor.
Öyle bir noktadayız ki ortadaki tutumsal çarpıklıktan mutlu olan yok. Çalışan ve işvereni bir arada düşünün. Normal şartlar altında birinin kaybettiği yerde, diğerinin kazanıyor olması icap eder değil mi?
Ne yazık ki ikisinin de kazanamadığı ve eridiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Peki niçin? Geçtim sayı odaklı yaklaşımları ve idrak yönetilmesini… Asıl uygulamaları mercek altına almayan ve ders çıkarmayan yaklaşım sebebiyle bu noktadayız.
Kanıtı mı? Şimdi yeni finansal mamüller geleceği açıklandı. Kim tarafından? Hazine ve Maliye Bakanı Nebati söylemiş oldu. Hem de bunu söylerken, kur korumalı mevduat (KKM) gibi başarıya ulaşmış sonuçlar elde edileceğini belirtti.
KKM başarı oldu mu? Faiz yüzde 18 enflasyon yüzde 19,5 iken, KKM uygulamasıyla faiz yüzde 10,5 enflasyon yüzde 83,5 oldu. Döviz mevduatlarında erime yaşanmadığı gibi başlangıçtaki dolar / TL 8,8 seviyesinden 18,60 seviyesine çıktı.
Yetmedi bunun üzerine bir de 85 milyar TL Hazine’den para ödedik. Şimdi sorarlar; bu başarıldı mı ki; yenilerine misal gösteriyorsunuz?
Zaten temel sorun da bu; ekonominin değil, rakamların hedeflenmesi ve insanların da bunun altında ezilmesi. Kanıt mı? Bakınız sefalet endeksi… Düşünsenize bir de rakamlar gerçek olsa durum ne olacaktı?
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂