Merhaba,
Gözler FED tarafından açıklanacak ürem kararına çevrildi. Aslına bakarsanız niye böyle bir durum var idrak etmek da biraz güç. Çünkü bu saatten sonrasında 50, 75 ya da 100 baz puan içinde bir ayrım yok ki.
Belki finans piyasalarının kendi risk ölçümü ve beklenti yönetimi adına bir anlam taşıyabilir, lakin gerçek iktisat yani reel sektör kapsamlı bir yaklaşımda, bu loto oynamaya benzer algı yönetiminin zerre kadar anlamı kalmadı.
Şayet üretim ekonomisi aktörü iseniz, okumanız gereken bir kaç başlık var. Bunlardan birincisi ekonomilerin soğutulduğu gerçeği…Sadece ABD’de değil, AB’nin de dahil olduğu bizim için mühim pazarların tamamında enflasyonla mücadele kapsamında büyümelerin aşağı çekilmesinin göze alındığı görüyoruz.
Bu vaziyet bir yanda pazarda arz fazlasının oluşmasına, diğer yanda tüketimlerin frenlenmesine niçin olacak. Süreci buradan okur; ürün ve hizmet farklılaşmasına giderek mevcut pazarlarınızı korumanın önceliğini gündeme almalısınız.
Standart iş modelleri ve yaklaşımlarla, ortaya çıkacak daralma, artan rekabet arasında sermayesi kıt Türk şirketleri gerçeğini de kabul edersek, para kazanarak rekabetçi olabilmenin şansı yok. Daha oldukca mal satıp, daha azca para kazanmanın da kimseye hamallıktan başka bir getirisi olmaz.
O vakit reel sektör ürün farklılaşmasını daha oldukça gündeme almalı; inovatif yaklaşımlarla bu adım adım gelen sürece hazırlık yapmalıdır. İkinci antet paranın ya kısılacağı yahut daha maliyetli hale geleceğidir.
Hele ki Türkiye benzer biçimde bir ülke menşei taşıyorsanız, CDS’leri 900’e vurmuş bir ekonomide bulabildiğiniz paranın da rakiplere oranla daha maliyetli olacağını göz önüne almalısınız. Elbette para bulabilirseniz.
Artık 2 binli yıllardaki şeklinde bir para bolluğu yok ve kimse kısa vadeli getiriler hesaplanarak sizlere kredi sunmayacaktır. Peki paraya ulaşım nerede? Ya dijital ekonomiye ahenkli hareketler yapmalısınız ya da iklim kriziyle mücadeleye katkı sağlayacak inovasyon ve ürün ortaya koymalısınız.
Bu tip projelerin halen kıt kaynaklara karşın, bolca ve ulaşılabilir maliyetlerle sermaye bulabildiğini görüyoruz. Tüm bu gerçekleri görmezden gelir, siyasetin hamasetine kanar; iş yapış modellerinizden finans idare biçimlerinize kadar sisteminizde değişikliğe gitmezseniz, yetenek yönetimini esas alıp patronluğu terk etmezseniz; işletmenizde gerçek bir bereketlilik hesabı peşine düşmezseniz bu işin içinden çıkmak güç gözüküyor.
Öyleyse Avrupa Merkez Bankası’nın ürem arttırma sürecine girmiş olduğu, FED’in daha da agresifleşecek bir tavır takındığı, dünya ekonomisinin de bırakın enflasyon ve resesyonu, stagflasyona koştuğu bir süreçte, ülkeler gerçek sektörlerinin bu değişime konsantre olmasını sağlamalıdır. Aksi takdirde FED’in yüzde kaç faiz arttıracağı, sadece yiyeceğiniz dayağın şiddetini etkiler.
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂