Merhaba,
Bir önceki yazımda özellikle makro modellemelerde ekonominin ve psikolojinin birlikteliğinden bahsetmiştim ki, son günlerde nedendir henüz anlamadım ama yatırımsal davranışlara bağlı felsefi ve psikolojik sorular gelmeye başladı, moda mı oldu bilemiyorum.
Psikolog değilim, tanı koyamam tedavi edemem, tanıdığım iktisat psikoloğu yok, ancak isteyenleri yönlendirebileceğim takıntı ve saplantı uzmanı bir psikolog var.
Bu satırlarda hedefim Nietzsche usulü metaforik ve ironik bir yaklaşım sergilemek değil, fakat yatırım yapmış olup ısrarla aynı yanlış stratejileri uygulayıp sürekli yitik yaşayanlar bu durumlarından gizli zevk alıyorlarsa, malesef onlara Freud bile çare olamaz.
Ütopik takıntılar, veya yatırımda polyannacılık, önemli ve duyarlı konulardır, nitekim toplumda yatırımcılar arasında olumlu netice almamalarına rağmen ısrarla aynı tutumunu devam ettirenler oluyor. Mesela sürekli hisse senedi bulundurmak ve yatırımın birkaç kere katlayacağını ummak, banka kredisiyle pay senedi veya vadeli işlemler yapmak, altını hep emin bir liman olarak görmek, faiz hasılatını ana parayı düşünmeden bütünüyle tüketmek, hedging oluşturmaya gerek görmemek, türev işlemi yapıp iki günde yüzde yüz kazanmayı amaçlamak, doların milyonda biri fiyatına piyasaya sürülen onbininci kriptodan alıp dolar milyarderi olunacağına inanmak, … bunlar sadece birkaç tanesi.
En basitinden bir açıklama gerekirse, Borsa’da pay senedi yatırımı bir tüyo sonucunda değil ama bir çözümleme ve araştırma sonucu yapılmalıdır. Kulağınıza bir haber geliyorsa genelde duyan son olarak kişileren biri olabilirsiniz, şu demek oluyor ki aslına bakarsanız iş işten geçmiş olabiliyor. Ancak temel ve teknik analizler kararı doğru şirketin hisselerine orta ve uzun vadeli yatırım yapabilirsiniz. Borsayı bir oyun oynama aracı olarak değil, şirketlere ortak olup katılacak değerlerden yaralanma mekanizması olarak görmek daha anlamlı olabilir.
Yatırım yapmak bir ümittir, tatmin edici bir gelir ummaktır. Bunu gelişi güzel tahminle yada bir duyumla yapmak ciddi risk içerir. Kesinlikle kumar tavsiye etmem, sadece statistiksel olarak kıyasladığımda yazı-tura’da ne geleceğini tutturmak daha yüksek ihtimallidir, hatta madeni para elden çıkmış olduğu anda ne geleceği bellidir ancan insan beyni ve hızı kararı fizik kanunları çerçevesinde hesaplamaya yetmiyor, şans diyoruz. Tavlada atılan zarlar şeklinde aslen elden çıkmış olduğu anda açıları, hızları, dönüşleri, çarpmaları vs. Ne geleceği bellidir ama beynimiz kifayetsiz kalıyor; zar atma anı ile sonucun çıkması arasında yapılacak yatırımlar için araştırma tarihi saliselerle kısıtlı. Ancak gerçek yatırım hayatımızda vaziyet fark eder, bundan faydalanmak gerekir. Araştırma ve çözümleme yapmadan yatırıma gidilmemelidir, temel ve teknik veriler ortadayken ve inceleme tarihi varken, basit para kazanma arzusu ve psikolojisinden kurtulunmalıdır, mantıksal davranışlarla yatırıma gidilmelidir.
Bir yatırım yapmak veya risk yönetimi stratejisi yürütmek için karar alma aşamasında ortodoks mu davranmalıyız yoksa yenilikçi mi?
Aslında yanıt basit; bildiğinden şaşma fakat yeniliğe kapını kapama. Her sektör benzer biçimde finansal piyasalar da gelişiyor, yeni ürünler buluş ediliyor. Kendimizi devamlı eğitip yeni mamüllerin kullanımı için hazırlıklı olmalıyız. Buna en bariz misal hedging işlemleridir; türev ürünlerin kullanılması gerektiği bu mekanizmalara bir şirkette eski dönem şüpheyle uzak durmaya çalışırken yeni dönem istek ve hevesli oluyor. Şirket yönetimindeki farklı psikolojilerin çatışması her şirkette değişik sonuçlar veriyor, tecrübemde her türlü neticeyi gördüm; konservatif düşüncenin galibiyeti, yeni kuşağın duruma el koyması, biraz ondan biraz bundan ortaya karışık yapılması, şeklinde gelişmeler olabiliyor.
Sonuç olarak, ekonomi ve piyasalar belki felsefe ile yönetilemez sadece psikolijinin tesiri vardır, toplumda değişik düşünceler ve davranışlar her zaman olacaktır.
Fabrizio Casaretto
https://www.Youtube.Com/channel/UCfncpQ6iFkRMMWTeJ5fFW1w
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂