TÜSİAD Başkanı Turan: Ekonomideki zor dönem hesaplanandan daha uzun olabilir!: 2022

Merhaba, 

TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığıyla oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), bugün “Fed Politikaları Gelişmekte Olan Ekonomileri ve Türkiye’yi Nasıl Etkiliyor” başlıklı çevrimiçi bir seminer düzenledi.

Etkinliğin açış konuşmasını meydana getiren TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, enflasyonist baskıların derhal hemen tüm dünyada gıda ve enerjinin de ötesine yayıldığına dikkat çekti. Turan, şunları söylemiş oldu:

“GLOBAL EKONOMİLER DURGUNLUĞA DOĞRU İLERLİYOR”

Geride bıraktığımız son 3 yılda global ekonomi, önemli arz şoklarına maruz kaldı. Covid-19 pandemisinin arkasından Rusya-Ukrayna Savaşı’nın arz zinciri üzerinde yarattığı tahribatlara şahit oluyoruz. 2023 yılına yaklaştığımız bugünlerde global ekonomiler, bir taraftan çok yüksek enflasyonla savaşım ederken diğer taraftan da durgunluğa doğru aşama kaydediyor.

FED’İN ŞAHİN DURUŞUNU İZLİYORUZ

Son dönemde enflasyonun beklenenden çok daha uzun bir süre ısrarlı halde yüksek seyretmesi, ABD Merkez Bankası başta olmak suretiyle bütün majör merkez bankalarının para politikasında uzun soluklu olacağını gösteriyor. Bu da sıkılaşmaya gidileceği tahminimizi kuvvetlendiriyor. Özellikle FED’in, resesyon olasılığına rağmen fiyat istikrarını önceleyen şahin duruşunu izliyoruz. Unutmayalım ki fiyat istikrarı olmadan iktisat işlemez, hiçbir paydaşa da yarar sağlamaz. Dolayısıyla sağlıklı işleyen, bütün kesimlerin fayda sağlamış olduğu bir iktisat hedefliyorsak birinci önceliğimiz enflasyonla savaşım olmalı. G-20 ülkelerinin tamamında enflasyonla savaşın öne çıkmış olduğu ürem artırımlarına tanık oluyoruz.

ABD’DE ENFLASYONİST BASKILAR TÜM DÜNYAYA YAYILIYOR

Enflasyonist baskılar, derhal hemen tüm dünyada besin ve enerjinin de ötesine yayılıyor. Hizmet sektörüne de yansıyor. İşletmeler, daha yüksek enerji, lojistik ve iş gücü maliyetleriyle yüz yüze kalıyor. 2022’nin başlarında ABD’de belirginleşmeye süregelen enflasyonist baskılar, şimdi Euro Bölgesi ve Birleşik Krallık’ta da görülüyor ve tüm dünyaya yayılıyor. Bu vakit zarfında Rusya-Ukrayna savaşını bir kenara koyarsak küresel büyümeyi yavaşlatan önemli bir öteki unsur, gerçekleşen enflasyonun hedeflerin oldukça daha üstünde olması nedeniyle para politikalarının agresif biçimde sıkılaştırılması. Elbette global ekonomide finansal koşulların süratli sıkılaşması ve doların değer kazanmasının pek oldukça iktisat üzerinde kalıcı etkileri olacaktır.

RİSK PİRİMİ YÜKSEK EKONOMİLER DAHA ÇOK BASKI ALTINDA KALMA RİSKİ TAŞIYOR

İktisadi emelleri güçlü, risk primi düşük, bilançoları sağlam olan ekonomiler bu süreçten fazlaca daha rahat çıkacaklardır. Öte yandan bu sürece hali hazırda risk pirimi yüksek giren ekonomiler, dış borçlanma maliyetleri ve kredi kanalı aracılığıyla daha oldukca baskı altında kalma riski taşımaktalar.

TÜRKİYE, AKRANLARININ AKSİNE FARKLI BİR POLİTİKA TERCİHİ ORTAYA KOYDU

Covid-19 krizinin ilk çıktığı 2020 başından bu yana geride kalan son 3 yıla baktığımızda, global büyümede belirgin bir dalgalanmaya tanık oluyoruz. Son bir yılda Covid-19 vakalarının düşmesiyle beraber ekonomik aktivitedeki artışa karşın OECD tahminlerine göre global büyümenin 2022’nin 2. Yarısında yavaşlamaya devam etmesi ve 2023’te yıllık ancak yüzde 2,2’lik bir seviyede kalması planlanıyor. Küresel ekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme çoktan girdik. Bu süreç, en başta hesaplanandan daha uzun süreli olabilir. Türkiye, bu zamanda akranlarının aksine farklı bir politika tercihi ortaya koydu. Unutmayalım ki yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik güçlük dönemi, global rüzgarların arkamızdan estiği dönemlerdi. Artık global görünüm ve global finansal koşullar da lehimize değil.” (ANKA)

Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🙂

İçeriğimize oy verin

Yorum yapın